16 Şubat 2011 Çarşamba

16.02.11 / 22:47

Göründüğü gibi kolay değil hiçbir şey. Bu kadar güçlü değilim ki bu kadar kolay atlatayım varı yoğu.
Yüzüm güler, çenem düşer, keyfim gelir, sesim çıkar. Ama bazen (!)...
Selin kimdir bilen var mı? Kendim dahil yabancısıyız Selin'in sevgili sevmeyenlerim...
İşte sevgili sevmeyenlerim alabildiğine çirkin bir gece de daha birlikteyiz! Ben ve olmayan siz!
Yalnızlığımın ilk saatleri sıcak hava dalgasının etkisiyle kolay geçti. Ardından beynimin küçük oyunları bana bir kapı açtı, iki ışık yaktı, elime bir sarışın verip beni deklanşörle oyaladı.
Yalnız birşey buldum içimde. Özlemek kelimesiyle bir de dilimde... Atmışım bir köşeye, nasıl sakladım bilmiyorum, ne zamandan kalma anlayamıyorum sevgili sevmeyenlerim!
Varlığın içinde bir yokluk çekiyorum!
Bir isim bir cisim yok! Oyalanacaklarım tükendikçe düşünmeye vakit kalıyor olcak iş değil! Bir tuşa basmak, bir kelime yazmak, bir anlayanıma sesimi duyurmak...
Ah anlayanım evet... Muhtaç olunursa anlayana olunur sevgili sevmeyenlerim duyun bunu! En bilinmeyeni söylüyorum size, en çok bilenken ben bu muhabbette!
Bu zor geçen gecenin son sözleri olmasa da son hisleridir bu yazılanlar. Sevmeye sevmeye dua edin de benim için aklım işsiz güçsüz kalıp da muhtaç etmesin beni daha şu kısacık zaman bile geçemeden anlayanıma!...

16.02.11

12 Şubat 2011 Cumartesi

10.02.11 / 00:37...

Bu ben tam da kelimelerimle kavgalıyken farklı bir güç tarafından itilmemle yazılmış bir yazı... Ad da koyamadım ama... Kelimelerimi ittirene hediye ettim kendi kendime..

iki kağıt buldum çöpten
biri dün biri bugünden
korkarak karalanmış
üç satır dökülmüş dilinden..
iki kağıt buldum çöpten
biri sen öteki benden
biri gözyaşlarıyla ıslanmış
öteki yırtıp atılmış
iki sessizlik çıktı evden
biri senin diğeri benim içimden
kağıtlar bile bağırırken
iki lal, sen, ben
iki ölü gömdüler birden
yine biri sen öteki ben
aynı ev aynı kağıt aynı satır buluşturamamış ama,
aynı göğün altında kavuşmuşuz aniden...

6 Şubat 2011 Pazar

karalamalar.07.02.11

Senden bilmediğim birşeyi saklıyorum. Ama saklıyorum biliyorum.


Ne zaman öğrendin yürümeyi?
Ne vakittir büyüyorsun?

4 Şubat 2011 Cuma

badem

Bir köpekle bir bebek kıyaslanır mı? Benzetilir mi ya da?
Köpek diyince hep sadakat gelir insanın aklına, haliyle hayaldeki segiliyi çağrıştırır tüm bunlardan habersiz hayvancık.
Badem diye bir köpekcik bana tüm bu tipolojiyi unutturmuş bulunuyor dün itibariyle!
Bebek geldi aklıma Bademle karşılaşınca. Etrafında bir sürü melekle gezen, huzur veren o küçük insanlar... Koşup çıktı hemen koltuğa, yanıma oturdu. Muhabbet ettik biraz, 2 kişiydik o üçüncümüz oldu. Sonra başını yasladı kucağıma, uyudu saatlerce.
Sevgiliye benzetmedim, bebeğe benzettim.
Uslu uslu uyudu ya ,bir de sanki anlarmış gibi baka baka laf dinledi ya. Sevilmeye öyle aç ki bir de...
Şu an farkettim ki çocuk yapmayıp köpek alan insanları anlamak o kadar da zor değilmiş! Önceden saçma bulduğum bu davranışa şimdi saygı duydum. Bütün bu anlattıklarıma köpeğin ihtiyaçları dersiniz, ya da uyarlayınca bir bebeğin ihtiyaçları dersiniz değil mi. Ama değil işte; sahibin ihtiyaçları bunlar, annenin ihtiyaçları, babanın ya da.
Anne- baba ile sahip eşleşti bakın... Bana yazarken oldu ama sizin de okurken kafanız karışmadı mı.. Bir bebek sahibi olmak da, köpek sahibi olmak da bencillikten midir...?
Bence yaptığımız herşey gibi bu da bencillikten gibi...
Kendi kafamı karıştırdım kendim yazarken!
Doğmamış bebeğimden özür dilerim onu şimdiden bunca bencilliğime alet ettiğim için!
Badem.. teşekkür ederim... Kafamı karıştırdığın için...

Yeniden Merhaba...

Geçenlerde bir arkadaşımın kullandığı bir tabirle başlamak istiyorum.
''Hayatımın en vakitli merhabalarından biri, merhaba!...
Gerçekten de böyle bir durumdayım... Kendi kendime ördüğüm kozamdan daha anca çıkıyorum yıllar sonra... Benzetmelerle dolu bir girişi göze alarak adeta sudan çıkmış balık gibi olduğumu itiraf ediyorum şu an. çok şükür ki zaman var. Bu sefer susmaya niyetli değilim. Anlatacak çok şey biriktirdim!


Görüşürüz demek yerine; görüşelim'i tercih ediyorum.
Görüşelim!